Yazdır
Kategori: Seyahatname
Gösterim: 14180

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Tek Suçun Mzungu Olmak

Beach Boy

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Zanzibarlılar genelde güleryüzlü, misafirperver ve sakin insanlar. 'Jambo (merhaba)' diyerek bizleri selamlayan sayısız güzel insanla karşılaştık gezimiz boyunca. Bunlara yanındaki bir-iki yaşlarındaki çocuğuna süt almak için paraya ihtiyacı olduğunu söyleyen bir adam da dahil. İnsanlar o kadar rahat ki, öyle bir şey sipariş edince hemen gelmesini falan beklemeyeceksin, acele yok bir ara geliyor. Alışverişlerde Mzungu'nun (beyaz adamın) gözünün yaşına bakmıyorlar, Zanzibar'da her ne alırsan al, fazla para ödeyeceğine hiç şüphen olmasın. Kaldığımız oteldeki görevlilerden biri olan Cuma isimli arkadaşla muhabbetimiz esnasında 'çok saygılısınız ama turistleri biraz fazla yolmuyor musunuz?' tarzı soruma cevaben; 'suç sende değil, teninin renginde' cevabını alınca sustum. Kısacası sen 'Mzungu'sun dedi. Sen adamları sömür sömür sonra da sana iyi davranmalarını bekle, olur mu? E olmaz haliyle. Gerçi tek anlamadıkları olay tüm beyaz tenli insanların İngiliz gibi sömürücü olmadığı, ah bir bilseler 'beyaz adamı' sadece kendilerinin değil, benim de ne kadar çok sevdiğimi...

Zanzibar seyahatimizi senin için kısa bir video ile özetledik okuyucu, istersen bir göz at:

 

 

Zanzibar ismi Farsça 'Zenci Bar'dan geliyor ve 'Zenciler Sahili' anlamına geliyor. Pers, Hint, Arap, Afrika ve Avrupa etkilerinden oluşan yüzlerce yıllık maziye sahip bir hava sezimlemek mümkün Zanzibar'da. Daha henüz 7. yüzyılda ticaret gemileri yolunu tutmaya başlamış Zanzibar'ın. Altın, fildişi, baharat ve hayvan derisi ticaretin ana merkezini oluşturmakla beraber, buna bir de köle ticaretinden sağlanan gelirler eklenince Zanzibar en parlak dönemlerini yaşamaya başlamış. Ticaretin ilerlemesi ise Avrupa ile ticareti sıkı tutan Sultan Seyid Said zamanında olmuş. Sultanın oğullarından biri de bugün adayı ziyaret eden insanların uğrak noktası olan Zanzibar'ın tarihi merkezi Stone Town'un büyük bir kısmını yaptırmış.

1964 senesinde Afrikalı sosyalistler kanlı bir ayaklanmayla Arap egemenliğine son verip Sultanı al aşağı etmişler. Olaylar sırasında 20.000 Arap ayaklanmacılar tarafından öldürülmüş. Ayaklanmanın üç nedeni varmış:

  1. Afrikalı çoğunluğun Arap azınlık tarafından yönetilmesi
  2. Fakir siyahi Afrikalının zengin Araba karşı isyanı ve en önemlisi:
  3. Zanzibarı bir üs yapmak isteyen komunist Çin ve Sovyetlerin olaylardaki etkisi.

Zanzibar bu ayaklanmadan kısa bir süre sonra 26 Nisan 1964'de, 9 Aralık 1961'de Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazanan Tanganyika ile birleşerek Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti kurmuş. Oluşan bu yeni devletin ismi de Tanganyika (kara) ve Zanzibar'ın (adalar grubu) ilk hecelerinden meydana gelmekte. Zanzibar denince Zanzibar adasının kendisi ve komşu ada Pemba'nın oluşturduğu adalar grubu anlaşılmakta. Zanzibar adası aynı zamanda sözkonusu adalar grubunun başkenti.

Tanzanya'nın başkenti Dodoma olmakla beraber Darassalam ise ülkenin ticari başkenti olma özelliğine sahip. Resmi dilleri Svahili olsa da İngilizce ile sorunsuz olarak iletişim kurabilmek mümkün. Yaklaşık 41 milyon nüfusa sahip Tanzanya farklı etnik gruplar ve dillerden oluşan renkli bir mozaik gibi. Ülke genelinde yaklaşık 128 farklı etnik grup yaşamakta ve bir o kadar da farklı dil konuşulmakta. Bu kadar farklı toplulukların sahip oldukları farklı ilgi alanları da farklı politik görüşleri beraberinde getirmiş.

Şu an itibariyle de bir zamanlar ticaretle gelen zenginlikten eser yok. Tanzanya, zengin yeraltı kaynaklarına sahip olmasına rağmen dünyanın en fakir ülkelerinden bir tanesi. Son zamanlar ekonomide yaşanan yıllık yaklaşık %5 büyüme halkın cüzdanına pek yansımamış. Örneğin 2012 senesinde 610$ gibi bir hayli düşük olan kişi başına düşen yıllık gelir ülkeyi dış yardımlara muhtaç hale getirmekle birlikte, bu yardımlar senede 1 Milyar $'ı aşmakta. Düşük gelirli bir ülkede 'Mzungu' (beyaz adam) olmadığın sürece giderler de düşük, gerek Nungwi'de gerekse Stone Town'da konuştuğumuz insanlardan ev kiralarının 20$ civarında olduğunu da öğreniyoruz.


 

Haziran ayının başında Zanzibar'a vardığımızda mevsimlerden henüz „kıştı“. Gerçi yaz ya da kış demiyorlar; kuru ve yağışlı sezon diyorlar. Bunun sebebini ise en iyi istatistikler anlatıyor, bakıldığında hava sıcaklığı 23 derecenin altına düşmüyor. Yağışlı sezonda hava güneşli iken gök yüzünden nadir kaybolan bulutlar bir anda kapanıp sağlam bir yağmur boşalıyor gökyüzünden, çok değil 15-20 dakikalık bir yağmur ve sonra tekrar güneş açıyor. Ama yine de güneşli bir hava hakim. Ayrıca hava nemli olduğundan ıslanan çamaşırları kurutmak biraz sorun olabiliyor. Hayatımda başıma gelen en güzel işlerden biri şiddetli bir yağmur altında Hint Okyanusu'nda doya doya yüzmek oldu.

 

Yol kenarlarında bulunan mescidlerden birinin önünden geçerken durup muhabbet ettiğimiz bir Zanzibarlı

 

Zanzibar genelinde Afrikalı, Hintli, Pers ve Araplar olmak üzere yaklaşık 1 milyon insan yaşamakta. Nüfus ~95% Müslüman, geriye kalan kesim ise Hristiyan, Hindu ve yerel dinlere inan insanlardan ibaret. Müslüman nüfusun oranı karada bayağı bir geriliyor ve bu konuda farklı kaynaklarda farklı rakamlara denk gelmek mümkün (kimileri %40 kimileri de %30 diyor).

 

Nüfusun neredeyse tamamı Müslüman olan Zanzibar'da küçük kız çocukların birçoğunun başları kapalı

Nüfusun neredeyse tamamı Müslüman olan Zanzibar'da küçük kız çocukların birçoğunun başları kapalı

 

Müslüman olduğunu söyleyince önce hadi canım diyorlar, sonra 'evet' diye tekrarlayınca biraz yumuşuyorlar ama pek de umursamıyorlar gibi bir algı oluştu bende. Bunun sebebi ise bir zamanlar köle ticaretini elinde bulunduran Arapların da Müslüman olması ve sizi de ilk bakışta bir Araba benzetmeleri olabililir.

 

Teknesinde namaz kılan bir balıkçı

Teknesinde namaz kılan bir balıkçı

 
Teknesi içinde namaz kılan bir balıkçının o görüntüsü hafızamda ayrı bir yer edinen olay oldu. Daha sonra yüzerek adamın yanına gidince ilk başta bana pas vermedi. Sonra 'Selamun Aleykum' deyince, nereli olduğumu sordu ve ancak o zaman kendisiyle birkaç bir şey konuşabildim. Dini ve milliyeti her ne olursa olsun beyaz adamdan pek haz etmiyorlar gibime geldi.
 
Eşinin marangoz atölyesinin kapısında oturan Hintli bir bayan

 

Stone Town'da birçok defa denk geldiğimiz Hintli dükkan sahipleri nedeniyle özellikle de giyim sektörü Hintlilerin gibi bir hava sezimledim. Girdiğimiz bir giyim mağazasında seyrettiği bir Bollywood filminden mahrum kalmamak için bizimle pek ilgilenmek istemeyen dükkan sahibi Hintli bir bayan da bunlara dahil.

 

Zanzibar'da turistler

Zanzibar'da turistler

 

Zanzibar son zamanlar dünya genelinde turizmle adından daha sık söz ettiren bir ada konumuna gelmiş durumda ve istatistiklere bakıldığında popülaritesi sürekli artmakta. Bazı yerlilerin turistlerle sorunu ise bazı konularda kurallarına ayak uymak istememeleri ile başlıyor. Örneğin neredeyse tamamı Müslümanlardan oluşan Zanzibar'da sokakta el ele tutuşarak gezmek, öpüşmek,cesur giyinmek yerliler tarafından hoş karşılanmıyor. Durumdan rahatsız olan fanatik bir elemanın geçenlerde iki İngiliz kızın suratına kezzap attığını basından takip etmiş olduğunu düşünüyorum okuyucu. Ayrıca Zanzibar'a gelen turistlerin büyük kısmını İtalyanlar oluşturmakta. Bunun yanısıra İngiliz, Alman ve kuzey ülkelerinden de çok sayıda turistle karşılaşmak mümkün. Tanzanya gelirlerinin yaklaşık %30'unu turizme borçlu.

 

Bir otelin önünde romantik bir akşam yemeği için hazırlanan bir masa ve Beachboylar

Bir otelin önünde romantik bir akşam yemeği için hazırlanan bir masa ve Beachboylar

 

Ada genelinde turistlere çok iyi ve saygılı davrandıklarını söylemek mümkün. Birçok insanın tek geçim kaynağının turizm sektörü olmasında bunun etkeni büyük. Örneğin yolda kenara çekilip geçmeni bekliyorlar, o kadar saygılı adamlar. Saygılılar ama sağolsunlar beyaz adama hiç acımıyorlar. Kaldığımız oteldeki görevlilerden biri olan Cuma isimli arkadaşla muhabbetimiz esnasında 'çok saygılısınız ama turistleri biraz fazla yolmuyor musunuz?' tarzı soruma cevaben; 'suç sende değil, teninin renginde' cevabını alınca sustum. Kısacası sen 'Mzungu (beyaz adam)'sun dedi. E sen adamları sömür sömür sonra da sana iyi davranmalarını bekle, olur mu? E olmaz haliyle. Gerçi tek anlamadıkları olay tüm beyaz tenli insanların İngiliz olmadığı, ah bir bilseler sadece onların değil bizim de kendilerini ne kadar çok (!) sevdiğimizi. İlerleyen sohbetimiz esnasında Cuma Nungwi köyünde, ev kiralarının 20$ civarında olduğunu söylüyor bize. Daha sonra Stone Town'da denk geleceğimiz rehberlerin turistlerle yürüyerek yaptıkları 3 saatlik bir şehir turunda bir aylık kiralarını çıkardıklarını da anlamış oluyoruz böylece. Nungwi halkı daha sonra gideceğimiz Stone Town'dakilerden çok daha sıcakkanlı ve sempatikler gibime geldi.

 

İnsanlar fotoğraflarının çekilmesini istemiyorlarİnsanlar fotoğraflarının çekilmesini istemiyorlar

 

Yerliler fotoğraflarının çekilmesinden pek hoşlanmıyor. Özellikle de ergenlik çağındaki gençler bu konuda çok huysuz. Ne zaman kamerayı onlara doğruttuğunu görseler hemen ellerini havaya kaldırıp aynı şeyi söylüyorlar: "No photo! No photo!".

 

Kendi rızasıyla fotoğrafını çekmemi isteyen ilk ve tek ZanzibarlıKendi rızasıyla fotoğrafını çekmemi isteyen ilk ve tek Zanzibarlı

 

Burada insanların fotoğaflarını çekmenin iki yolu var, ya sormadan uzaktan çekeceksin ya da olmadı benim gibi önce yanlarına yanaşıp herhangi bir konudan kendileriyle muhabbete girip daha sonra da hadi gel bir fotoğraf çekilelim diye işi oldu bittiye getireceksin.

 

Plajlarda dolaşan yabancıların peşinden eksik olmayan Beachboylardan biriPlajlarda dolaşan yabancıların peşinden eksik olmayan Beachboylardan biri

 

İnternette Zanzibar'a gitmek için en uygun zaman hangisi diye araştıma yaparsan farklı bilgilere denk gelmen mümkün. Ben sana en iyisi Zanzibar'da kaldığım süre boyunca kanser olmama sebep olan Beachboy'lardan biriyle yaptığım muhabbet esnasında bana anlattıklarını aktarayım buradan: kuru sezonun tam anlamıyla sekizinci aydan itibaren başlarmış. Mart ayına kadar hava çok iyi olurmuş, sonra yine 'kış'. Mart, nisan ve mayıs en çok yağış alan aylarmış. Ayrıca kasım ve ocak ayları arası deniz çok dalgalı olurmuş ve bu nedenle de snorkeling ve dalış yapmak zor, bazen de imkansız olurmuş.

 

Beachboylara ilgi duyan hatunları temsilen bir fotoğrafBeachboylara ilgi duyan hatunları temsilen bir fotoğraf

 

Şu az önce bahsi geçen 'Beachboy'lar hakkında biraz bilgi verelim.60'lı ve 70'lı yıllarda dünyanın en başarılı Rock gruplarından biri olan 'The Beach Boys'dan biraz daha farklı bu 'Beachboy'lar. Zanzibar'da ya da Kenya gibi Afrika'nın bilinen turistlik bölgelerinin plajlarında hem turistlere bir şeyler satmaya çalışarak hem de macera peşinde koşan genelde yaşlı ve kilolu batılı kadınlara vücutlarını kiraya vererek günü kurtarmaya çalışan gençlere Beachboy diyorlar. Sorduğunda Brezilya, Tayland ve Endonezya gibi fakir ülkelere giderek oranın imkansızlıklarından faydalanan batılı erkekler 'seks turizmi' denen piyasayı ayakta tuttukları söylenir ama madalyonun bir de diğer yüzü var. Aynı olay batılı kadınlar arasında da bir hayli yaygın. Gittikleri fakir ülkelerdeki erkeklerin vücutlarını kendileri için çok küçük miktarlara günübirlik satın alan kadınlara 'Beachboy'lar ise 'Sugar Mamas' diyorlar. Otelin barında özellikle de geceleri alkol tüketiminin arttığı saatlerde sarışın yaşlı hatunların Zanzibarlı gençlerle muhabbeti durumu en iyi şekilde özetleyen cinstendi. Konu aganigi maganigiden açılmışken hatırlatalım hemen, Afrika'nın en büyük sorunlarından olan bulaşıcı hastalıklar Tanzanya'yı teğet geçmemiş. Her sene AIDS'e kurban verilen insan sayısı 100.000 - 200.00 civarlarında ve halihazırda AIDS'in pençesine düşmüş 1,6 milyondan fazla insan var. Otelde görevli arkadaş Mansur'un söylemesine göre kaldığı köyde yabancı hatunlardan hastalık kapan gençler de varmış.

 

Nungwi'de balıkçı tekneleriNungwi'de balıkçı tekneleri

 

Stone Town'a gitmeden önce Zanzibar'ın Nungwi bölgesinde kaldık. Nungwi bir balıkçı kasabası olarak biliniyor ve buradaki insanların birçoğu balıkçılıkla geçimini sağlıyor. Yaptığımız ön araştırmada adanın suyun gel-git olayından en az etkilenen bölgesinin burası olduğunu öğrendiğimizden tercihimizi buradan yana kullandık. Snorkeling dedikleri suyun yüzeyinden gözlük ve palet yardımıyla dibini gözetleme olayı için de en uygun zaman da suların çekildiği zaman. Nungwi'de kumsalda yürürken sık sık balıkçı ağlarına denk gelmek mümkün.

 

Nungwi'de kumsalda yürürken sık sık balıkçıların tamir etmek için yere serdikleri ağlar göze çarpmaktaNungwi'de kumsalda yürürken sık sık balıkçıların tamir etmek için yere serdikleri ağlar göze çarpmakta

 

Ürdün’de Kızıl Deniz’de elime dikeni batan deniz kestanesinden burada sayısızca var ama buradakiler ben deyim elim sen de kolum kadar uzunlukta dikenlere sahip. Ürdün'dekini üzerinde sigara söndürerek çıkarmıştım ama Allah korusun bunlar girse üzerinde değil sigara, pro fabrikası söndürsen nafile gibime geldi. Sen en iyisi üzerlerine basma okuyucu. Snorkeling yaparken okyanusun eşsiz güzelliklerine hayran kaldım. En çok da gördüğüm yılan balığını bildiğin yılan sanarak anlatmaya kalkınca, insanların olaydan ne kadar habersiz bir caal olduğumu yüzüme vurmalarına sevinmedim de değil hani. Evet, gerçekler acıdır.

 

Stone Town'u yeni şehirden ayıran halk pazarından bir fotoğrafStone Town'u yeni şehirden ayıran halk pazarından bir fotoğraf

 

Başlıca geçim kaynakları tarım, balıkçılık ve turizm. Nüfusun yaklaşık 75-80%'i sadece kendi karnını doyurmak için tarımla uğraşan insanlardan oluşmakta ve tarımdan sağlanan gelirler tüm gelirlerinin %30'unu kapsamakta. İş bulabilen insanlar ortalama 50-70€ arasında bir maaşa çalışıyor, iş bulamayanlar da bir türlü günü kurtarmanın derdinde.En çok para turizmde olduğundan gençler bu işe yöneliyor. Küçük bir kısım ise denizyolu ile buraya gelen ve Avrupa'da trafiğe çıkma müsadesi olmayan külüstür arabaların ticaretinden geçiniyor.

 

İnsan (People) - 14
Çevredeki diğer birçok otel gibi kaldığımız otelin güvenliğinden de Masailer sorumluydu. Masailer, Kenya ve Tanzanya’da göçebe halinde yaşayan bir halk. O güne kadar kendileri hakkında sahip olduğum tek bilgi 'Beyaz Masai' filminden ibaretti. Yerlilerin anlattığına göre Masailer birbirlerini çok tutarlarmış, biri kavga etti mi hepsi dalıp arkadaşlarına destek olurmuş. Ondan kimse onlara bulaşmaya cesaret edemezmiş, kısaca düşmanlarına belalı dalikanlıymış bizim Masailer. Ayrıca çok dürüst olurlarmış, tomarla para emanet etsen, gerçek bir Masai elini bile sürmezmiş. Hatta an önce de belirttiğim ve gerçek bir hikayeden esinlenerek hazırlanan 'Beyaz Masai' filminin ana karakterlerinden olan Masai eleman İsviçreli hatuna çalınan çantasını geri getirince muhabbeti kurup kendine aşık etmişti. Biz de sık sık otelin barından aldığımız içecekleri onlara vererek kanka olduk. Üzerlerindeki entarileri, ellerindeki uzun sopaları ve bellerindeki kama tarzı asılı bıçaklarıyla Masaileri tüm diğer insanlardan ayırt etmek mümkün. Masailerin halk arasındaki saygın imajından faydalanmak isteyen uyanıklar ise özellikle de olaydan çakmayan turistlere kendilerini Masai olarak yutturup güvenlerini kazanarak bir güzel kazıklarlarmış. Zanzibar'da gördüğümüz neredeyse tüm otellerinin güvenliğinden Masailer sorumluydu.

   

Kumsalda yürüyen Masailer

Kumsalda yürüyen Masailer

 

Zanzibar’da da Afrika’nın diğer kıyı bölgelerinde de olduğu gibi harika kumsallar halka açık ve bu nedenle de otellerin kendilerine ait plajları yok. Otel ve kumsalı yerden yaklaşık olarak 1-1,5 yükseklikteki duvarlar ayırıyor. Duvarların üzerinde önceden de bahsettiğimiz güvenlik görevlisi Masailer oturmuş bekliyorlar. Zanzibar güvenli bir yer olduğundan Masailer güvenlikten çok milleti canından bezdiren Beach Boy’ları otelin müşterilerinden uzak tutmak için oradalar. Masai'yi gören Beachboy otelin sınırlarına adım atmamayı tercih ediyor. O güzelim bembeyaz kumsalın tadını doya doya çıkarmak mümkün değil, ne zaman otelden kumsala insen üzerine bir düzine Beachboy hücum ediyor. Onlara da anlayış göstermek lazım, başka bir iş şansları olmadığından turistlerden birkaç kuruş koparmanın derdindeler. Bu arada hemen belirteyim, 'hayır'dan anlıyorlar. Öyle Fas’taki gibi başından kovana kadar akla karayı seçmene gerek kalmıyor. Tek sorun hepsine ayrı ayrı birer defa 'hayır' demen gerek, sonuçta hepsini şansını denemekte ısrarlı.

Gezimiz esnasında Kenya’dan bu taraflara çalışmaya gelen birçok insan gibi aslen Mombasalı olan Kenyalı müzisyen bir beyfendi ile de tanışıp muhabbet ettik. Beyfendinin söylemesine göre Mombasa’da bir zamanlar Türk bir bayanın işlettiği İstanbul isminde meşhur bir bar varmış ve oraya giden yabancılar eğlenmek için ilk olarak oranın yolunu tutarlarmış.

 

Nungwi köyüNungwi köyü

 

Nungwi köyüne yaptığımız gezimizde ilk olarak köyün okuluna uğradık. Bahçede denk geldiğimiz öğretmenlerden birine sınıflara girebilir miyiz diye sorunca her ne kadar kabul etse de sevincimizi kursağımızda bırakan o cümleyi duyduk: „No photo“. Neyse buna da şükür. Okul doğrusu çok ilginçti, en azından bizim alışmadığımız tarzdan. Göğüs hizasındaki pirke duvarlar, duvarların köşelerinden çıkan demir direkler ve direklerin üzerinde derme çatma bir çatı; al sana okul! Kapı, cam ya da çerceve zaten arama. Hava sıcaklığı 23 derecenin altına düşmediğinden pek ihtiyaçta yok anlaşılan. Okulda neredeyse belden yukarısını komple örten beyaz eşarplı kızlar ve erkekler ayrı sınıflarda eğitim görüyorlar. Kız öğrencilerin bulunduğu 'sınıflardan' birine tahtada İngilizce olarak matematik anlatan çok genç diyebiliceğimiz bir bayan öğretmenden müsade alarak girdik. Kızların pek ders dinledikleri söylenemez. Sadece iki tanesi öğretmenin hemen arkasında ders dinliyordu. Geriye kalanlar en arkada toplanmış geyik yapıyorlardı. Hatta orta sırada oturan bir hanım kızımız da mışıl mışıl uyuyordu. Arka sıralardan birine oturup en azından öndeki iki kız öğrenciyle beraber dersi dinlemeye başlayınca, bu sefer öndeki iki kız da ders dinlemeyi bırakıp hep beraber bize doğru bakıp aralarında konuşmaya başladılar ve dersi değil de bizi takip etmeye başladılar. Sınıftan ayrılırken ön tarafta tahtanın hemen önünde bulunan yardım kutusuna ufak bir miktar para atınca bu sefer hepsi içi görünen şeffaf yardım kutusuna yaklaşıp attığımız paranın miktarına baktılar. Çok sevindiler ve başladılar gülerek bağrışmaya. Daha sonra bahçede karşılaştığımız erkek öğrencileri grup fotoğrafı çekmeye razı ettiğimizi düşündüğümüz bir anda içlerinden biri '1000 Şilin verin çekileyim' deyince bu iş de yattı. Şimdi birine versen diğer hepsine vermen gerekecek ama en az 25 çocuğa daha para vermek de bize pahalıya patlayacak olduğundan vazgeçip yolumuza devam ettik. 

 

Bakkal dükkanı önünde beklemeleri sonucu ilk çikolatalardan kapan uyanıklarBakkal dükkanı önünde beklemeleri sonucu ilk çikolatalardan kapan uyanıklar

 

Köyde dolanırken denk geldiğimiz derme çatma bir bakkal dükkanında cocuklara şeker çikolata alıp dağıtınca oradan oraya koşmaya başlamaları sonucu bu olay muhteşem bir haberleşme ağına sahip çocuklar arasında hızla yayılınca her girdiğimiz mahallede çocuklar peşimizde dolanıp şeker çikolata istediler.

 

Haberi alır almaz soluğu yanımızda alan afacanlardan bazılarıHaberi alır almaz soluğu yanımızda alan afacanlardan bazıları

 

Bu sefer de bizim stoklar tükendiğinden maalesef hepsinin isteğine karşılık veremedik. Bir dahaki bakkal dükkanına denk geldiğimizde ise çocuklarla muhabbete kaldığımız yerden devam ettik.

 

Bizim kız düğün evine yemek yapanlara soğan soyarkenBizim kız düğün evine yemek yapanlara soğan soyarken

 

Nungwi köyünün ara sokaklarında dolanırken bir evin önünde yemek yapan kadınlara rastladık. Fotoğlarını çekelim derken kadınların tepkisiyle karşılaştık. Yahu biz de Müslümanız falan derken bunlar biraz yumuşadı. Bu arada hatunlar hemen yan mahalledeki bir düğün evine yemek yapıyorlarmış. Zehra hemen oturup başladı bunlarla soğan soymaya. Bir an hatunların yüzünde bir tebessüm belirdi. O ara yoldan geçen bir bey amca da durup gülerek soğan soyma merasimini seyretmeye başladı. Hepsi „aaa bu beyaz hatun da soğan soyabiliyormuş“ dercesine pür dikkat onu süzdüler dakilarca. Bu arada bizde yaklaşık olarak 8-10 kişilik bir ailenin evinde günlük pişen yemek miktarı kadar bir yemekten bahsediyoruz.

 

Çikolatayı aldıktan sonra peşimizden ayrılmayan kankalarımızdan biri Çikolatayı aldıktan sonra peşimizden ayrılmayan kankalarımızdan biri

 

Yerlilerin yabancılara karşı mesafeli durmalarının sebebini sonraları tanıştığımız Zanzibarlı bir arkadaştan öğrendik. Köyü gezmeye gelen elemanlar giyim kuşamlarına pek dikkat etmezlermiş, yazının başında da belirttiğim üzere yerliler bu durumdan çok rahatsız. Ayrıca İtalyan turistler buradaki insanlara ileri geri laf ettiklerinden genelde kavga çıkarırlarmış, özellikle Nungwi köyündekilerin İtalyanlara karşı ayrı bir alerjileri var diyebilirim.

 

Nungwi'de sıfır teknoloji kullanarak tekne imalatı yapan ustalar Nungwi'de sıfır teknoloji kullanarak tekne imalatı yapan ustalar

 

Daha sonra yürüyerek Nungwi'nin meşhur tekne imalatçılarına bakmaya gittik. Adamlar bugün olmuş hâla teknolojinin 't' sini bile kullanmadan tekne imalatı gerçekleştiriyorlar. E bu kadar yolu gelmişim sadece bakarak durur muyum hiç, hemen elime aletleri aldığım gibi Zanzibarlı ustamın tavsiyeleri doğrultusunda kolları sıvadım. Tekne yapımındaki püf nokta ise şu; tek ahşap parçaların birleştirilmesinden meydan gelen teknenin su almasını önlemek için önceden hindistan cevizi yağına batırılmış yünü ahşap parçaların arasındaki boşlukları ellerindeki aletleri yardımıyla sıfır boşluk kalacak şekilde sıkı fıkı dolduruyorlar. Sonrası var mı bilemiyorum, ben sadece bu kadarını görebildim. Sormaya çalışsam da dil problemleri nedeniyle ustamla tam olarak iletişim kuramadık. Sorun değil, gönüller bir olsun.

 

Nungwi'de yerel halkın yaşadığı bölge, duvarın hemen arkasında ise turistlerin kaldığı oteller bulunmakta Nungwi'de yerel halkın yaşadığı bölge, duvarın hemen arkasında ise turistlerin kaldığı oteller bulunmakta

 

Oradan kumsalda çıkacakları ava hazırlanan balıkçılara da uğrayarak, birkaç fotoğraflarını çekip balık pazarına geçtik. Maalesef adada gördüğümüz en pis yerin burası olduğunu söylemek mümkün, bildiğin çöplük.

 

Nungwi'de çocuklarla top oynarken Nungwi'de çocuklarla top oynarken

 

Nungwi köyünden dönerken kumsala yakın bir yerde top oynayan çocukları görünce dayanamadım ve bu konuda bir hayli kabiliyetsiz olmama rağmen hemen soluğu çocukların yanında aldım. Hemen iki yeni takım kurup başladık oynamaya. Çocuklar onlarla oynamama çok sevindiler. Bir kız çocuğu da kenarda durup öylece bizi seyretti. Son olarak da hatıra fotoğrafı çekilerek yanlarından ayrıldık.

 

Zanzibar'ın genelinde çevre bilinci = 0 Zanzibar'ın genelinde çevre bilinci = 0

 

Adeta bir turizm cenneti olan Zanzibar'ın en büyük sorunlarından biri bu güzelim doğayı ve bağrında barındırdığı canlıları koruyamamak. Yerlilerin söylemesine göre gerek okyanus suyu gerekse plajlar son 7-8 senede eskiye oranla çok kirlenmiş. Her ne kadar bizim gözümüze çok temiz gelseler de eskiye oranla çok kirlenmiş olduklarını duyduk birçok insandan. Okyanuslardaki kirlenmeyi engelleme adına ada genelinde plastik poşet satmak ve kullanmak yasak. Zanzibar dönüşü elime geçen bir bilim dergisinde okuduğum 'Plastik Çöpten Yeni Kıta' isimli bir bilimsel makalede dünya genelindeki okyanuslara atılan plastik çöplerden oluşan büyük adalar nedeniyle Zanzibar'da da ticari amaçlı adaya plastik poşet getirip satana 1500€ civarında bir ceza olduğunu okumuştum. Bu nedenle de yapacağın alışverişlerde alacaklarını ya eski gazete kağıtlarına sarıyorlar ya da kağıt çantalara koyuyorlar. Stone Town sokaklarında gezerken bazı yerlerde çöp yığınlarına da denk geleceksindir.

 

Zanzibar'da hayat akşamları sahilde akıyor Zanzibar'da hayat akşamları sahilde akıyor

 

Zanzibar'da hayat akşamları sahilde akıyor. Güneş batana kadar tüm insanlar limanın bulunduğu kumsalda, güneş battıktan sonra da balık pazarının kurulduğu tarafta vakit geçiriyorlar. Hava karamaya başladıktan sonra da sahilin liman tarafındaki parkın en köşesinde kaçamak yapan genç sevgilileri görmek mümkün.

 

Güneşin batmasına yakın House of Wonder'(Harikalar evi)ın karşısında bulunan parka balıkçı tezgahları kurulmaya başlıyor Güneşin batmasına yakın House of Wonder'(Harikalar evi)ın karşısında bulunan parka balıkçı tezgahları kurulmaya başlıyor

 

Harikalar Evi (House of Wonders)' 1883 yılında yapılmış ve aynı zamanda Sultanın sarayı olarak kullanılmış. İsmini, Zanzibar'ın ilk elektrik enerjisiyle aydınlatılan yapısı ve tüm Doğu Afrika'nın ilk elektrikle çalışan asansörüne sahip olmasına borçlu. Bir kısmının zarar görmesi nedeniyle ziyarete kapalı olduğundan maalesef girip gezemedik. Stone Town taraflarında kalacak olursan akşam istesen de istemesen de kendini Harikalar Evi'nin karşısında bulunan parkta güneşin batmasına yakın saatlerde tek tek kurulmaya başlanan tezgahların birleşmesiyle oluşan balık pazarında bulacaksındır okuyucu. Deniz ürünleri dışında yemekler pek lezzetli değil gibime geldi. Ayrıca tropikal meyveler dışındaki sebze ve meyveler de sanki pek tatsızlar. Kahvaltılarını da İngilizlerden miras aldıkları belli. Çapı yaklaşık 10 cm olan ve altında kömür ateşi yanan bir saçın üzerinde margarin eriterek kızartılan birkaç ince hamur tabakasının üzerine Sarella sürülüp, üzerine de dilimlenmiş muz dizilerek yaptıkları 'Banana Pizza' ise favorilerim arasındaydı (Fiyatı 2000 Tanzanya Şilini ~1€)

 

Balık pazarında bir tezgâh Balık pazarında bir tezgâh

 

Balık pazarındaki fiyatları bilmediğimizden şişe takılı somon balığına ilk gün 3000 Şilin, ikinci gün 2500 ve son gün ise 1500 Şilin ödedik (olayı çözmeye başladıkça fiyatlar düştü) Yine de yerlilerin çok daha düşük fiyat ödedikleri aşikâr. Bir tabak patates kızartmasını ise en ucuz 1500 Şilin'e alabildik. En ilginç olayı ise ikinci gün yaşadım. Önce hepsinin fiyatını sorduktan sonra tabağa iki somon balığı ve bir ekmek koyup bir de patetes kızartması istedim. Hesap; 2x2500+ 1500 + 500 = 7000 Şilin (~3,5€) tutması gerekirken bizim elamana kaç para diye sorunca demesin mi 13500 Şilin! Dedim matematiğin kesin benimkinden iyidir ama bir defa daha hesaplamanı rica etsem?! Bu sefer de demesin mi 9500 Şilin. Aynı olay ikinci defa tekrarlanınca kendimi tutamayıp elemanı sağlam bir fırçaladım. Son olarak da tamam 7500 ver yeter dedi ve (tahminimce utancından) kafayı çevirdi. Kısacası yabancılara fiyatlar özel. Daha sonradan da yaşadığım bu tarz olaylardan anladığım üzere, Zanzibar'da pazarlık anında kazıklandığını fark edince tepki vermediğin sürece kazıklanmaktan kurtulamayacağın oldu. Keten pantolon almak için girdiğim dükkanın Pakistan asıllı sahibinin söylemesine göre Amerikalılar genelde duydukları fiyatı hiç pazarlık etmeden ödediklerinden, esnaf fiyata bindirdikçe bindiriyormuş. Birisi şu çok medeni Amerikalılara pazarlık etmeyi öğretse de olan bize olmasa diye geçirdim bir an aklımdan.

 

Abartı makyaj yapan hatunlardan biri Abartı makyaj yapan hatunlardan biri

 

İster yerli ister yabancı olsun gezimiz boyunca denk geldiğimiz bazı hatunlardan ayrı bir yazı konusu olur diye düşünüyorum. Bazı yerli bayanlar başlar tam tesettür, sıfır kol bulüz, koca koca dudaklarda kıpkırmızı ruj, koca kalçalarında dapdar etekler vs.. Kısacası üstü Mekke altı Paris hesabı. Genel de kuzeyden gelen taş gibi güzel güzel turist kızlar da biraz evvel bahsettiğimiz balık pazarında özellikle dansçı ve yakışıklı yerli çocukların ağızlarına düşecek gibiydi. Toplum arasında sarmaş dolaş olmanın pek hoş karşılanmadığını bilen yerli gençler onlardan kaçtıkta çapkın kızlar zorla öpücük almaya çalışıyorlardı.

 

Stone Town'da gördüğümüz sayısız güzel kapılardan biri Stone Town'da gördüğümüz sayısız güzel kapılardan biri

 

Stone Town'da evlerin kapılarından sözkonusu evin bir zamanlarki sahibinin nereli ve ne kadar varlıklı olduğunu anlamak mümkün. Bir zamanlarki sahibi diyoruz çünkü 1964 senesinde yaşanan kanlı ayaklanmadan sonra bir zamanlar zengin azınlığın yaşadığı evler yerli halka dağıtılmış. Bir kapı ne kadar büyük ve işlemeliyse bu, sahibinin cüzdanının o kadar kalın olduğunun bir belirtisiymiş. Kapıları oyma ahşaptan olmakla beraber Araplarınkinin üzerlerinde ise dinlerini belli eden Arapça 'Allah' ya da 'Bismillahirrahmanirrahiym' yazmakta. Bazı kapılarda bakırdan yapılmış mızrak tarzı sivri süslemeler görmek mümkün. Bunun sebebi ise bir zamanlar kafası bozulup ortalığa saldıran fillerin kapılara zarar vermesini engellemekmiş. Şimdileri ise sadece süs olarak görev yapıyorlar.

 

Pers Hamamı

Pers Hamamı

 

Pers Hamamı bugün itibariyle hizmet dışı olsa da ziyarete açık.

 

Açık hava lokantasında insanlarla muhabbet etmeye çalışırken Açık hava lokantasında insanlarla muhabbet etmeye çalışırken

 

Stone Town'un ara sokaklarında dolaşırken bir köşede kazanda bir şeyler pişiren bir kadın ve diğer taraftada bir kenara oturmuş ellerindeki kâselerden bir şeyler yiyen insanlar görünce meraktan durup bakmaya başladık. Yanlarına çöküp muhabbet etmeye çalışınca ilk başta pas vermediler ama sonra Müslümanız deyince konuşmaya başladılar. Sohbet ilerleyince merakımdan içtikleri çorba tarzı şeyin fiyatını sorunca, bir tas 300 Şilin (1€=2250 Şilin) cevabını aldım. Hemen deneyeyim dedim ama doğrusu tadı beni pek sarmadı. Diğer tarafta da yabancıların gittiği lokantalarda bir balık ekmek 10.000 Şilin, buyrun buradan yakın.

 

Bir Zamanlar Kölelere Vurulan Orjinal Zincir
Yazının ilk başlarında da belirttiğim üzere Zanzibar'ın ismi bir zamanlar köle ticaretiyle de anılırmış. Bir zamanlar otel, bugün itibariyle de bir hostel olan binanın bodrum katında tutulurmuş köleler. Bodrumda iki oda var. Bunlardan birinde 70 erkek köle, diğerinde 25 kadın ve çocuk köle tutulurmuş. Yine aynı yerde satılmak üzere pazara çıkarılmadan insanlık dışı koşullarda aç susuz dayanıklılık testine tabi tutulurlarmış. Kural basit; hayatta kalan dayanıklılar pazara, ölenler ise mezara! Fotoğrafta görünen zincir taaa o zamanlar kölelerin boyunlarına ve ayaklarına vurulan orjinal zincir. Burada tutulan insanlar ihtiyaçlarını ise odanın ortasındaki (fotoğrafta zinciri tutan bayanın durduğu yer) yere yaparlarmış. Köle ticaretinin yasaklanmasına çaba gösteren bir misyoner olan İskoç doktor ve Afrika kaşifi Dr. Livingstone yakalandığı hastalık nedeniyle Zambiya'da ölmüş. Dr. Livingstone bu köleliği yasaklatma işini başrahiple ortaklaşa ayarlamış, asıl amaç bu iş altından misyonerlik faaliyeti yürütmekmiş. Sultan 1873 yılında İngilizlerin baskısıyla köle ticaretine sırtını dönerek resmen yasaklatmasına rağmen çok kârlı bir iş olması nedeniyle de köle ticaretine 'yeraltında' gizlice devam edilmiş.

  

Kilisede bir yandan dans edip diğer yandan ibadet eden insanlar Kilisede bir yandan dans edip diğer yandan ibadet eden insanlar

 

Eski köle pazarının yerine yapılan katedralde ibadet eden insanları seyretmek Zanzibar'da geçirdiğimiz en renkli anlardan biri oldu. İşin en ilginç tarafı cemaatteki hatunlardan çoğunun başı kapalıydı ve öyle ki, nüfusu %95 Müslüman olan bir adada bu hatunları sokakta görsen hiç düşünmeden kafadan Müslüman dersin. Ayinleri desen tam oyun havasında. Seyredince Tel Aviv, Yaffa’da yine Afrika kökenli cemaata ev sahipliği yapan bir kilisede gördüklerim geçti gözlerimin önünden. Burada da durum farksızdı; sahnede bir sağa bir sola adım atıp el şaplatırken şarkı söyleyen gruba oturdukları yerden katılan insanlar.

 

Katedralin yanında bulunan kölelik anıtı Katedralin yanında bulunan kölelik anıtı

 

Katedralin hemen yanında ise o günleri temsilen bir kölelik anıtı bulunmakta.

 

Bisikletlerinin arkasına koydukları çuvallar içinde ekmek satan insanlar   Bisikletlerinin arkasına koydukları çuvallar içinde ekmek satan insanlar

 

Her ne kadar istesek de bir türlü baharat turuna katılamadık, bugün yarın derken 10 gün geçti gitti. Biz de halk pazarından aldığımız baharatla yetinmek zorunda kaldık. Sonradan anladık ki, burada da kazıklanmışız. Haftanın üç günü eski elektronik eşyaların satıldığı bir pazara da denk geldik. Yine burada satılan eski elbise ve ayakkabıları görünce sahip olduklarıma bir kez daha şükrettim. Bizde çöpe atsan çöpün bile kabul etmeyeceği tarzdan yırtık pırtık elbise ve aykkabılar burada alıcı buluyor. Pazarda açık artırma olayı var, eğer bir şey almayacaksan asker gibi eller yanda ya da arkada gidiyorsun. Birisi bir ürünü almak istediğinde elini havaya kaldırıp bir fiyat söylüyor ve üzerine diğerleri. En çok parayı veren düdüğü çalıyor. Elini bir defa havaya kaldırdın mı şansın yok ya alacaksın ya da almasan da parayı vereceksin. Hiç şakaları yok.

 

Beleşe gazete okuyan insanlarBeleşe gazete okuyan insanlar

 

Pazarın en güzel manzaralarından birini de, bir gazete bayiinin önünde durup merakla gazetelerin ilk sayfalarını okuyan insanlar oluşturmaktaydı.

 

Hapishane Adası (Prison Island)'ndan bir fotoğrafHapishane Adası (Prison Island)'ndan bir fotoğraf

 

Zanzibar'a kadar gidince Hapishane Adası (Prison Island)'ı atlamak olmazdı haliyle. Küçük motorlu teknelerle yarım saat mesafede bulunan bir diğer ada olan Prison Island’a da gitmeye karar verdik. Yaklaşık bir km uzunluğunda ve 200 mt. genişliğinde bir ada.


Prison Island'ın üzerinden bulunan yapılardan biriPrison Island'ın üzerinden bulunan yapılardan biri

 

Ada, bir zamanlar zengin bir Arabın köleleri 'depolamak' için kullandığı bir yermiş. Daha sonra General Mathew adayı satın alarak kölelerin kaldığı yerleri hapishaneye çevirmiş ama ada hiç hapishane olarak kullanılmamış. 'Hapishane Adası (Prison Island)' ismi de buradan gelmekte. Zanzibar'da salgın hastalıkları önlemek amacıyla Tifteri, Malaria (sıtma) gibi hastalıklara yakalanmış insanların karantina bölgesi olarak da kullanılmış Prison Island.

 

Hapishane Adası (Prison Island)'nın ev sahiplerinden birini beslerkenHapishane Adası (Prison Island)'nın ev sahiplerinden birini beslerken

 

Bugün itibariyle Prison Island'i Prison Island yapan üzerinde yaşayan yaşlı canlılar. 20. yüzyılın başında Seyşellen'den hediye olarak kaplumbağalar gönderilmiş. Birkaçı o zamanlar Zanzibar'daki İngiliz konsolosluğunun bahçesine de salınan bu güzel canlılar zamanla tek tek çalınıp ortadan yok olmaya başlayınca geriye kalanları Hapisahane Adası (Prison Island)’nda koruma altına almışlar. Girişte kaplumbağalara vermek üzere elimize tutuşturulan ve ne olduğunu anlayamadığımız yeşillikleri nasıl katur kutur yedikleri Zanzibar tatilinin unutulmazları arasındaydı. Ciltlerine dokunmak ise insanin icini ürperten cinsten, yaşları ciltlerine de yansımış. E gerçi 150-200 seneyi devirmek dile kolay, o kadar uzun yaşarlarmış. Prison Island'ın kumsalında yatıp keyif yapmakta bir ömre bedel, o kadar temiz ve güzel. Tek sorun ise akşam saat beşte Prison Island'den ayrılmanın mecburi oluşu. Adanın etrafında snorkeling yapmak yine ayrı bir güzellik ve Zanzibar limanın bulunduğu kıyılar temizlik açısından yüzmek için pek uygun sayılmaz. En iyisi Prison Island’a gecmek.  Prison Island'de sadece bir otel bulunmakta ama havuz kenarında tek bir müşteri dahi göremedik. 

 

Hapishane Adası (Prison Island)'nda "Mzungu" fiyatlarıHapishane Adası (Prison Island)'nda "Mzungu" fiyatları

 

Ayrıca adada tek bir tane restoran var. Fiyatlar değil Zanzibar, İstanbul için bile çok uçuk. Örneğin yukarıdaki listede bulunmayan Pizza fiyatları bile 14-18$ civarında. Kiraların 20$ olduğu bir memlekette bu fiyatları görmek beyaz adamın hangi boyutlarda keklendiğinin bir belgesi. Oteldeki görevli arkadaş Cuma'nın dediği gibi tek suçlu var, o da ten rengimiz!

 

Hapishane Adası (Prison Island)'nda karşılaştığım bir ZanzibarlıHapishane Adası (Prison Island)'nda karşılaştığım bir Zanzibarlı

 

Darassalam'da havaalanı yakınlarında kaldığımız bir otelde Volvo tırlarının servisinde çalışan iki arkadaşla tanıştım. Kendileri tırların tamirinde orjinal yerine Türkiye'den gelen yedek parçala kullanıyorlarmış. İlk başta biri Türk malları bir işe yarayıp etmez dese de yanındaki ona bir şeyler fısıldayınca başladı Türk mallarını övmeye. Yok ben bir gün Türkiye’ye gideceğim falan filan. Söylemesine göre son zamanlarda Türk malları Çin mallarından çok daha fazla rağbet görüyormuş.

 

Zanzibar Fotoğraf Galerisi:

 

Pratik Seyahat Bilgileri:

THY ile Viyana’dan İstanbul aktarmalı Dar-as-Salam uçuşu 600€. Gerek Dar-As-Salam’a variş saati, gerekse hareket saatleri THY gibi büyük bir kuruluşa hiç yakışmayan cinsten. Ryanair'ın uçuş saatleri bile THY'e on basar. THY sabah saat 03:30 gibi Darassalam'a varıyor. Pırpırlı uçaklarla Zanzibar istikametine ilk uçuş ise sabah 07:30'da. Bu nedenle birkaç saat beklemeniz gerekecektir.

Dar-es-Selam – Zanzibar arası uçuşlar küçük pırpırlı uçaklarla sağlanıyor. Darassalam'dan Zanzibar'a ilk uçuş sabah saat 07:30'da olsa da 08:00 uçağında bilet fiyatları kişi başı 20-30$ daha ucuz. Bu nedenle de yarım saat beklemek kârınıza olabilir. Darassalam havaalanının içinde bekleme salonu olmadığından hemen havaalanının önündeki üstü kapalı banklarda oturup beklemeniz gerekecek. Biz uçak biletimizi önceden dünyanın farklı bölgelerindeki küçük havayolu şirketlerinin bilet satışlarını yapan Air Viva kanalıyla Translink firmasından aldık. Kişi başı tek yön 60$ ödedik, havaalanında elimize verilen biletin üzerinde ise 50$ yazıyordu. Böylece 10$ komisyon vermiş olduğumuzu anladık. İsterseniz ve uçakta sizin gibi meraklı bir başka yolcu olmadığı takdirde biraz elinizi çabuk tutarak pilotun yanına oturarak şayet önceden yaşamadıysanız unutlmaz bir tecrübe yaşayabilirsiniz.

Tanzanya vizesi 50$. Bizim gibi akıllılık yapıp Euro ile ödeme yapmaya kalkarsanız fiyat oluyor 50€, seçim sizin.

Dar-es-Salam’dan Zanzibar’a uçuşlar uluslararası terminale arabayla birkaç dakika mesafedeki Terminal 1'den yapılıyor. İki terminal arası  kısa taksi yolculuğunun bedeli turistlere 7$.

En yüksek kurdan parayı Zanzibar'da halk pazarında bir döviz bürosundan bozduk, 1€ = 2250 Şilin. En düşük kur ise Zanzibar havaalanında  1€ = 2000 Şilin. Dar-as-Salam Havaalanı'nda ise 1€ = 2150 Şilin idi.

Zanzibar havaalanından Nungwi'ye yapılan ve yaklaşık 35-40 dakika süren taksi yolculuğunun liste fiyatı 60$ ya da 90.000 Şilin. Pazarlık etmek istediğinizde havaalanı taksicileri size önceden hazırlanmış bir fiyat listesi gösterip, gideceğiniz yerin sandığınızdan çok daha uzak olduğunu söylerek indirim yapamayacaklarını söyleyecekler ama özellikle de düşük sezonda etrafta çok turist yoksa sıkı pazarlık edin, iyi indirim yapıyorlar. Gerçi ne yaparsanız yapın havaalanından taksiye bindiğiniz sürece yine fazladan para vereceksiniz. Tavsiyem havaalanı dışındaki taksilerle yolculuk edin.

Stone Town - Zanzibar havaalanı taksi yolculuğunun bedeli 10.000 Şilin (7$). Taksi şoförü havaalanından Nungwi'ye 50000 Şilin (yaklaşık 32$) aldığını söyledi. Havaalanı taksilerinin neredeyse yarı fiyatı.

Nungwi'den Stone Town'a toplu taşıma fiyatları 3000 Şilin civarı.

Zanzibar'da yüzmek için adanın en iyi yeri Nungwi plajı.

Şayet Stone Town'da kalacaksanız yüzmek ve snorkeling yapmak için Prison Island'e gitmek çok mantıklı olacaktır. Dar-as-Salam limanında bekleyen teknelerle 25-30$ 'a karşıya geçmek mümkün. Turist acentalarında fiyatlar daha uçuk haliyle.  Biz kişi başı 4$ giriş ücreti fiyata dahil olmak üzere 25€'ya anlaştık. Sahildeki firmaların tekneleri 30$ istiyorlar. Adaya giriş ücreti dahil mi değil mi diye sorun, aksi takdirde 4$ kişi başı ücrete eklemeniz gerekecektir. Etrafta sık sık adaya geçmek isteyen turistler göreceksinizdir, onlarla anlaşarak tekneyi paylaşın, böylece çok daha ucuza gelecektir. Prison Island'e giderken yanınıza yiyecek almayı unutmayın, adada tek bir restoran var ve fiyatlar çok uçuk.

Stone Town'da Kisiwa House'da kaldık. Otelin içi güzeldi ama servis hiç iyi değildi. Otel personeli birkaçı dışında çok suratsız ve otelin müşterilerine pahalı turlar ayarlayarak yolma derdinde olan üçkağıtçılardan ibaret. Bu otele gitmeyi düşünüyorsanız gitmeyin derim, paranıza yazık.

Stone Town'da size özel rehber eşliğinde 15$ karşılığında 3 saat süren bir yürüyerek şehir turu yapabilirsiniz.

Güzel bir kahve içmek isterseniz hemen kumsalda bulunan Tembo otele gidip deniz manzarası eşliğinden güzel bir kahve için. Otel müdürü Almanya’da bu işin eğitimini almış. Bizimle Almanca konuştu. Otelin kahvesi harikaydı, iki kahve sipariş edince demir bir sürahide getirdiler, rahat 4 kahve çıktı. Fiyat: 6000 Şilin (~3€), buraya göre pahalı ama kahve harikaydı.

Eski köle pazarına giriş kişi başı 4000 Şilin.

Darassalam'dan THY ile İstanbul'a dönüş uçağımız sabah saat 02:30'da olduğundan havaalanına yakın bir yerde konaklamayı tercih ettik ve havaalanına taksiyle birkaç dakika mesafedeki Transit Otelde kaldık. İki kişilik odanın bedeli 40$. Otelin bulunduğu yerde Malaria yayan sineklerden varmış, bekçi bizi uyardı. O bile eline ayağına ilaç sürüyordu. Ayrıca otel havalimanına yakın olmasına rağmen (10 dakika yürüyerek) özellikle geceleri hemen yakınında bulunan ve yerli arıza tiplerin takıldığı bardan bozma mekanlar nedeniyle yürüyerek havalimanına ulaşmak mümkün değil. Otelin kendine ait taksisi var, ücret: 7$. 

Zanzibar'da her nereye gidecek olursanız olun karşınıza mutlak çocuklar çıkacaktır. Bu nedenle de yanınızda sürekli çikolota şeker tarzı hoşlarına gidecek şeylerden bulundurun. Bu hem onlarla daha kolay diyalog kurmanıza hem de beraber fotoğraf çekilmenize imkan sağlayacaktır. Aksi takdirde selam vermeden devam ediyorlar.