Yazdır
Kategori: Seyahatname
Gösterim: 9702

Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Bizim Durumumuz Farklı Abi

Doğubeyazıt_2

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türk Dil Kurumu'nun verilerine göre ilçenin ismi "Doğubeyazıt" olsa da resmi makamların İnternet sayfalarında "Doğubayazıt" olarak geçiyor. Kafam bir hayli karışıyor, en iyisi kulağa daha hoş geldiğini düşündüğüm "Doğubayazıt"ı kullanayım. İstanbul'dan İran'a direk uçuşların pek de ucuz olmadığını düşündüğümden, önce uçakla İstanbul'dan Van'a gidiyorum, oradan da Gürbulak ya da Esendere sınır kapılarının birinden İran'a geçme arzusundayım. Uçakta dağcı bir grupla tanışıyorum, rotaları Ağrı Dağı. İran'a gitmek üzere yolda olduğumu söyleyince istediğim taktirde onlarla beraber Doğubayazıt'a gidebileceğimi söylüyorlar ve teşekkür ederek bu nazik tekliflerini kabul ediyorum. Havaalanından çıkar çıkmaz bizi bekleyen minibüse atladığımız gibi önce kahvaltı yapmak üzere şehir merkezinin oradan da Doğubayazıt'ın yolunu tutuyoruz.

 

Van-Doğubayazıt minibüs yolculuğunda çektiğim fotoğraf, sol tarafta Van Gölü
Van-Doğubayazıt minibüs yolculuğunda çektiğim fotoğraf, sol tarafta Van Gölü

Arkada boş yer olmadığından öne şoförün yanına oturuyorum. Hem Van Gölü'nün harika manzaralarını seyrediyorum hem de şoför arkadaşla muhabbet ediyorum. Kendisi 26 yaşında ve aynı zamanda dağ rehberliği de yapıyormuş. Yol ilerledikçe bizim muhabbet de koyulaşıyor ve bana kendilerinin rehberlik işini kaçak yaptıklarını söylüyor. Söylemesine göre Dağcılık Fedarasyonu bu işi yasal olarak yapabilmeleri için gerekli izni kendilerine vermiyormuş. "İstanbul'dan rehber getiriyorlar ama biz burada bu dağlarda doğup büyümemize rağmen bize yaptırmıyorlar" diyor. Sebep olarak etnik kimliğini gösteriyor. Doğubayazıt'a yaklaşırken yolun hemen sağında bulunan ve önünde 'Devlet Hastanesi' yazan binayı da BDP'nin yaptırdığını söylüyor. "Düne kadar yolumuz yoktu şimdi var, BDP sağolsun bize yol da getirdi. Hakkımızı bir tek onlar savunuyor abi başka kimsemiz yok". Daha sonraları Doğu'da konuşacağım birçok insandan buna benzer cümleler duyacağım. Burada vatandaşın devletine pek güvendiği söylenemez.

Doğubayazıt'tan bir duvar yazısı
Doğubayazıt'tan bir duvar yazısı

Hava karardıktan sonra Doğubayazıt'a varıyoruz. Elektrikler kesik, her yer zifiri karanlık. Geceyi dağcıların kaldıkları otelde geçirmeye karar veriyorum ve 25TL karşılığı boş bir oda bulup yerleşiyorum. Akşam elektrikler geldikten sonra hep beraber bir lokantaya gidip karnımızı doyuruyoruz. Yemek sonrası onlar otele dönüyor, ben dışarıda kalıp çarşıda turlamaya devam ediyorum. Hava çok soğuk, etrafta birkaç kişi dışında kimse yok. Tripodu kurup fotoğraf çektiğim sırada yakındaki bir kıraathanede garsonluk yapan 12-13 yaşlarında gençler dışarı çıkıp yanıma geliyorlar, 'abi hangi kanal' diye soruyor bazıları. Gelin gelin, televizyona çıkacaksınız diyorum ve onlarla bir de hatıra fotoğrafı çekiliyorum. İçlerinden birisi diğer arkadaşlarına; "oğlum fotoğraf makinesiyle televizyona video mu çekilir la?" deyip beni makaraya sarmaya başlayınca haliyle benim karizma da yerlerde geziyor. Arkadaş haklı tabii..

Dağcılar sabah çok erken saatte yola çıkacaklarından geceden vedalaşıyoruz. Ben de sabah erkenden otelden ayrılıyorum. Tabii önce otelimizin hemen karşısında bulunan çorbacıya uğrayıp karnımı doyuruyorum. Orada yine dün gece karşılaştığım genç arkadaşlarla yaşıt genç bir garson arkadaşa siparişimi veriyorum. Okula gidiyor musun diye soruyorum ve verdiği cevaba bir hayli üzülüyorum: "gitmiyorum, bizim durumumuz farklı abi". Bir ara bölgenin en büyük sorununu eğitimsizlik ve bunun beraberinde getirdiği olaylar diye de aklımdan geçiyor. O ara kendime soruyorum: "bu gençler okuyup kendilerini yetiştirmezlerse buralarda gelecekte durum çok mu farklı olacak?". Yoluma devam ediyorum.

Çarşıda dolanırken polis binasının bulunduğu caddede fotoğraf çekme girişimim, kapıdaki memurun çekme diye bağırmasıyla son buluyor. Halbuki amacım binayı falan çekmek değildi. Neyse kızmayayım buralarda böyle, herkes birbirinden kıl kapıyor vesselam. Fotoğraf çeksen de ajansın, konuşurken birine havadan sudan konular haricinde bir şey sorsan da. Söz konusu fotoğraf işte bu:

Doğubayazıt'ta polis binasını çektiğimi düşünen bir görevlinin çekme diye bağırdığı fotoğraf

Doğubayazıt'ta polis binasını çektiğimi düşünen bir görevlinin çekme diye bağırdığı fotoğraf

İshak Paşa Sarayı'na gitmek üzere dolmuş arıyorum ama nafile, kışın pek ziyaretçi olmadığından dolmuşlar da çalışmıyormuş. Sonunda 20 TL karşılığında Hasan isminde bir abinin özel aracıyla saraya gitmek üzere kendisiyle anlaşıyorum ve Osmanlı İmparatorluğu'nun Lale Devrindeki son büyük anıt yapısı olan İshak Paşa Sarayı'na gidiyoruz. Harika bir yer, muaazam el işçiliği insanı büyülüyor. Bir de çekmiş olduğum 20 dakikalık video silinmeseydi güzel bir anı olacaktı ya nasip işte.

İshak Paşa Sarayı'ndan bir fotoğraf
İshak Paşa Sarayı'ndan bir fotoğraf

Bir taraftan sarayın görüntülerini alıp diğer taraftan Hasan abiyle muhabbet ediyorum. Zamanında sadece Kürt olduğumuz için çok zulüm gördük diyor. Demesine göre bir zamanlar subaylar sadece aşağılama niyetiyle çarşının göbeğinde eşlerinin yanında erkekleri döverlermiş. "İnsan insana bunu yapar mı?" diye soruyor. O da haklarını sadece BDP'nin koruduğunu düşünüyor. Ayrıca anlattığına göre burada gençler askere gitmeye pek gönüllü değillermiş. Daha sonra üzerinde sadece Kürtçe reklam afişleri bulunan otobüs durağının yanında bıraktığımız aracımıza binerek tekrar geri dönüyoruz.

İshak Paşa Sarayı'ndan Beyazıt Eski Camii'ne bakış

İshak Paşa Sarayı'ndan Beyazıt Eski Camii'ne bakış

Dönüşte Gürbulak sınır kapısına gitmek üzere dolmuş durağının yolunu tutuyorum. Yolda ayakkabı boyacısı genç arkadaşlara denk geliyorum. "Boyayalım mı abi?" diye soruyorlar ama ayakkabım boyanacak cinsten olmadığından teşekkür ederek onlarla da hatıra fotoğrafı çekiliyorum. Sabah çorbacıda karşılaştığım garson arkadaş gibi onlar da okula gitmiyormuş. E hani bu ülkede zorunlu eğitim vardı? Ya bu gençler? Bunlara zorunlu eğitim yok mu? Bunlar bu ülkenin gençleri, geleceği değil mi diye aklımdan geçirsem de bölgede gerçeklerin farklı olduğu da bir diğer gerçek..

Doğubayazıt'ta ayakkabı boyacısı arkadaşlarla hatıra fotoğrafı
Doğubayazıt'ta ayakkabı boyacısı arkadaşlarla hatıra fotoğrafı

Daha sonra bindiğim minibüsümüzle üzerinde 'PKK HALKTIR DİRENİŞ ZAMANI İNTİKAM' yazılı duvarın yanından geçiyor ve depomuzu doldurduğumuz kaçak akaryakıtımızla da Gürbulak Sınır Kapısı'na doğru yolumuza devam ediyoruz.  

Doğubayazıt'ta minibüsümüzün kaçak akaryakıt ikmali yaptığı sırada
Doğubayazıt'ta minibüsümüzün kaçak akaryakıt ikmali yaptığı sırada