Breivik'e Beş Kala
Kuzeyde yaz günlerinin uzun ve neredeyse gecelerden mahrum geçtiğini İsveç’te, kış sabahları günün aydınlanmasını ve aradan bir kaç saat geçmeden tekrar ortalığın zifiri karanlığa bürünmesini ise burada, Norveç’in başkenti Oslo’da öğrenmiş oldum; Breivik’le henüz tanışmamış Oslo’da. ‘Koca bir gün’ dediğimiz şeyin burada kışları bir kaç saatten ibaret olduğundan zaman hissiyle beraber yaşam sevincini de kaybedebileceğini kısa sürede anlıyor insan.
Norveç krallıkla yönetilen ve %10’u göçmenlerden oluşan beş milyon sınırını kısa bir süre önce aşan nüfusuyla refah düzeyi yüksek bir ülke. Norveç’in bu yüksek refah düzeyinin ana nedenleri dünyada en büyük 6. petrol ve Rusya’dan sonra en büyük 2. gaz üreticisi olması. Ayrıca ülkede neredeyse tamamı su gücünden faydalanılarak içeride üretilen elektrik enerjisi kullanılmakta.
Norveç’in Avrupa’nın en yüksek doğum oranlarından birine sahip olmasında ülkede yaşayan göçmenlerin büyük payı var. Ülke aynı zamanda %55’lik bir oranla evlilik dışı çocuk sayısında da Avrupa ülkeleri arasında bu konuda da üst sıralarda yerini almış. Söz çocuklardan açılmışken bu konudaki bir anımı da anlatayım hemen. Oslo'da kaldığım bir hostelin dört kişilik odasına geceleyin sarhoş bir eleman paldır küldür girip kendini boş yataklardan birine atmıştı. Sabahleyin uyanınca da yarı ayık kafasıyla başladı benle muhabbete. Kendisi 21 yaşında bir marangozmuş. Karşılaşıp muhabbet ettiğim tüm diğer Norveçliler gibi onun da İngilizcesi yüksek öğrenim görmemiş biri için çok iyi derecedeydi. Oslo'ya bir saat mesafede bir köyde yaşıyormuş. Kız arkadaşı kısa bir zaman önce hamile olduğunu öğrenmiş ve kendisine çocuğu aldırmak istediğini söylemiş. Bizim oğlan da bu haber üzerine kahrolmuş. Nasıl olur da benim fikrimi sormadan böyle bir karar alır, o benim de çocuğum diye dövünüp duruyordu. Demesine göre yaşadığı yere oranla Oslo'da alkol fiyatları daha hesaplı olduğundan son üç haftadır cuma akşamları buraya gelerek kafayı çekip gece de bu hostelde kalıp sabah evine dönüyormuş. Dedim Oslo bu pahalılığıyla bile bu kadar hesaplıysa senin köyünü görmesem de olur. Bizim deli oğlan gece kıyak kafayla bir de montunu içtiği barda unutunca bu kış kıyamette hostele de üzerindeki tişörtüyle gelmiş ve eve de o kılıkta gitmeye niyetliydi. Dedim bu halde ölürsün len, al ölmüşlerimin hayrına sana şu kazağımı hediye edeyim desem de dinlemedi, teşekkür edip ayrıldı hostelden.
Doymak bilmeyen kapitalizmin boş yer kalmayan ceplerini daha da doldurma nedeniyle hayatlarımızda önemli bir yere sahip olan yılbaşı bir farklı kutlanıyor bu memlekette. İnsanlar yılbaşını evlerinde sevdikleriyle kutlayıp daha sonra dışarı çıkıyorlar ve dolayısıyla Avrupa’nın diğer ülkelerine oranla yılbaşı daha bir sakin geçiyor Oslo’da. Ayrıca yeni yılın ilk günleri neredeyse her yer kapalı olduğundan, sokaklarda buraya benim gibi gezmeye gelmiş tek tük yabancının dışında birilerini görmek mümkün değil.
Oslo’da başta Polonlar olmak üzere Pakistan, İsveç, Somalya, Almanya, Vietnam ve Iraklı göçmenlerle de karşılaşıp sohbet etmek mümkün. Limanda aylak aylak dolaşırken karşılaştığım ve buraya işçi olarak gelmiş Konyalı bir beyfendiden Oslo’da 10.000 civarı Türk’ün de yaşadığını öğreniyorum.
Dünyanın en pahalı ülkeleri arasında bulunan Norveç’te fiyatlar almış başını uçmuş. Hostelde dört kişilik bir odada yatak başı ~35€ verilen bir ülkede çok fazla zaman geçirmenin dilimizdeki karşılığı "aklını peynir ekmekle yemek" gibi bir şeydir diye tahmin ediyorum. 150gr. dilimlenmiş kaşar peynirin 22,90 ve 360 gramlık paketteki ekmeğin 29,90 Norveç kronu (31.12.2010 fiyatları) olduğu bir ülkede, aklımı yiyecek peynir ve ekmeği maddi imkan(sızlık)lardan dolayı kısa bir süre sonra bulamamak gibi bir sebepten böyle bir atasözüne ihtiyacım kalmayacağı işin tek iç açıcı boyutu. Bir tabak mercimek çorbası = 8€; burası sözün bittiği nokta.
Hostelde görevli bayan arkadaşla konuşurken, kendisinin de benim gibi üniversite öğrencisi olduğunu ve 3 kişilik bir öğrenci evinde bir oda için yaklaşık 500€ kira verdiğini söyleyince, bir an Azrail´i görür gibi oldum. En iyisi ufaktan yol alayım, aksi taktirde Erasmus için biriktirdiğim tüm parayı buna pek de ihtiyacı olmayan Norveç ekonomisine hibe etmem gerekebilir..
Yorumlar
RSS beslemesi, bu iletideki yorumlar için